2017 LYS TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ'NİN ELEŞTİRİSİ
- Hüseyin Toptaş
- 31 Ağu 2024
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 18 Eyl 2024


a. “Bergson, toplumları iki grupta toplar: açık toplumlar ve kapalı toplumlar.” tümcesinde iki noktadan sonra gelen “açık” sözcüğün ilk harfi büyük yazılmalıydı çünkü “Açık toplumlar ve kapalı toplumlar.” bir tümce. İki noktadan sonra gelen açıklama bir tümceyse bu tümcenin ilk harfi büyük olur, tek tek örnekler sıralanıyorsa o zaman bu örneklerin ilki küçük harfle başlar.
Bu konuda TDK'nin Yazım Kılavuzu’nda yapılan yanlışların eleştirisi için YAZIM KILAVUZU'YLA İLGİLİ ELEŞTİRİLERİM bölümündeki NOKTALAMA İŞARETLERİ-2'ye bakınız.

Yanıt A verilmiş ama ünsüz benzeşmesi terimi Türkçedeki iki tür ünsüz benzeşme-sinin ikisini de içerir. Öğrenci hangisini arayacak? Parçada yumuşak (ötümlü) ünsüz benzeşmesi var, hem de birkaç yerde: olur-du, ağlar-dı-m, fikrim-ce vb. Sert (ötümsüz) ünsüz benzeşmesi yok.
Soru hazırlayıcı yaygın bir yanlışa kendisini kaptırmış. Bu da Tahir Nejat GENCAN'ın DİLBİLGİSİ'nden kalma bir yanlış. Kimi Türkçe öğretmenleri de yanlışlığı saptanmış bu bilgiyi öğretiyorlar öğrencilerine. Soru hazırlayıcı TDK'nin KILAVUZ'una bakmalıydı. Birçok yanlışla dolu 2012 baskılı Kılavuz'da, önceki kılavuzlarda bulunmayan yumuşak ünsüz uyumu, Ünsüz Uyumu başlığı altında ele alınmış; buna örnekler verilmiş. (Bak. YAZIM KILAVUZU, TDK Yay., Ank., 2012, s. 9.) Bu yüzden ünsüz benzeşmesi terimini kullanırken “ötümlü (yumuşak)”, “ötümsüz (sert)” sözcüklerini bu belirtisiz ad tamlamasının sıfatı olarak kullanmalısınız. Bu bilgi göz önünde bulundurulunca soru yanıtsızlaşır çünkü soruya yanıt olan “ünsüz benzeşmesi” hemen her dizede var.
Daha önceki eleştirilerimde -y- koruyucu ünsüzünün ünsüz türemesinin en güzel örneği olduğunu belirtmiştim. Bu uyarımızı göz önüne almışsınız: biri-y-di.
Türkçede ünsüz türemesi üç türdür: Başta, ortada, sonda. (Ayrıntılı bilgi için bak: Hüseyin TOPTAŞ, TÜRKÇE DERSLERİ, 2. kitap, Papatya Bilim Yay., s. 666-667.)

a. Bu soruda “özne-yüklem uyumsuzluğu” olan birkaç tümce var. Türkçede, özne insan ve çoğulsa yüklem çoğul olur. Şu tümcelerde bu kurala uyulmamış: “Günümüz gençleri savaşın yarattığı hasarın insani yönünü kavrayamadıkları için nükleer silahları mitleştiriyor (Yüklem “mitleştiriyor-[lar]” olmalıydı.). Gençler tanık olmadıkları için nükleer savaşı yalnızca bilgisayar oyunlarından ibaret sanıyor (Yüklem “sanıyor-[lar]” olmalıydı.). A’daki anlatım: “Gençlerin nükleer silahların tehlikesini kavrayamamasından” (“Kayrayamama[larından] olmalıydı.)
b. Parçadaki “tanık olmak” sözü, Osmanlıca “şahit olmak”ın kötü bir çevirisidir. “Görmek” eylemi varken böyle kötü bir çeviriye yer vermemek gerekir.

Kimi sorularda da noktalı virgül yanlış kullanılmış (7. sorudaki “renkler” sözcüğünden sonra, 9. sorunun ikinci tümcesindeki “kişi” sözcüğünden sonra, 14. sorunun birinci tümcesindeki “ideolojiler” sözcüğünden sonra,16. sorunun ikinci tümcesinde “Fellini” sözcüğünden sonra, 20. soruda “romantikler” sözcüğünden sonra konulan noktalı virgüller yanlış.) ama bu sorudaki kullanım gerçekten ilginç. Yazar ya da soru hazırlayıcı: “İç içe iki ara sözü nasıl gösterebilirim?” diye düşünmüş; kolayını bulmuş: “Dıştakine bir noktalı virgül koyarım, olur biter.” demiş ama olmamış. Noktalı virgülün böyle bir kullanımı yok. İçinde virgül bulunan ara söz ya da ara tümceler iki kısa çizgi arasına alınır. Bu tümce şöyle yazılmalıydı: “Bir savaşı -bir kentin, Troya’nın yıkımını- anlatan bu kitabı insanlar hem dinlediler hem okudular.”

a. “Sahip” sözcüğünün yanlış kullanımı bu testte de karşıma çıktı: “Alegorik söyleyişe sahip didaktik bir metindir.” (“Sahip” sözcüğünün yanlış kullanımının eleştirisi için 2017 YGS TÜRKÇE TESTİNİN ELEŞTİRİ başlıklı yazıma bakınız.) Bunun yanı sıra “alegorik söyleyiş” terimini de yadırgadığımı belirtmeliyim. Bu tümce şöyle kurulabilirdi: “Yapıtta Gündoğdu adaleti, Aydoğdu devleti, Öğdülmüş aklı, Odgurmuş akıbeti (geleceği) temsil eder.”
(NOT: Bu testte 17. sorunun verisindeki “suç sahibi” sözünde, 46. sorunun verisindeki “Çok katmanlı anlatım özelliğine sahip olan bu romanda kişiler, ...” sözünde de aynı anlatım bozukluğu var.)
b. D’deki tümcede - sorunun yanıtı- “yoğun” sözcüğünün özensiz kullanılması anlatım bozukluğuna yol açmış çünkü “yoğun Arapça ve Farsça kelime” olmaz, “yoğun olarak kullanılan Arapça ve Farsça sözcük (kelime)” olur.

Bu soruda, iki yerde yazım yanlışı var:
a. Birinci tümcedeki “divan” sözcüğünün ilk harfi küçük olmalıydı.
b. İkinci tümcedeki “değil” sözcüğünden sonra virgül konulmamalıydı çünkü bu tümcede “değil” bağlaç görevinde, bağladığı öbek (bağlama öbeği) de belirtisiz nesne görevinde.

E’de “şehzade” sözcüğündeki <a> harfinde düzeltme işareti olmamalıydı.

Bu parçanın ilk tümcesinde “özne-yüklem uyumsuzluğu”nun yol açtığı anlatım bozukluğu var: “(Sembolizm) akımına göre doğa görünümleri, insan hareketleri ve hiçbir somut olay, kendi kendilerine var olamazlar(.)” Bu tümcenin öznesi “doğa görünümleri, insan hareketleri ve hiçbir somut olay” sözüdür; bu söz, insan ve çoğul olmadığı için yüklem tekil olmalıydı (var olamaz.), “kendi kendilerine “ yerine “kendi kendisine” sözü kullanılmalıydı.

a. İkinci tümcede yazım yanlışı var, “Karataş köyü” sözündeki “köy”ün ilk harfi küçük olmalıydı. Üstelik özgün metinde de “köy” küçük harfle başlatılmış. (10. soruda “büyük harflerin kullanımıyla ilgili yazım yanlışı” soruluyor, bu soruda aynı tür yazım yanlışı yapılıyor. ÖYSM’nin yaptığı sınavlarda böyle şeyler olmamalı.) Birinci tümceden (Yedi yıl oluyor.) ve ikinci tümceden (Bey, köyü köylüsüne sattı.) sonra virgül değil noktalı virgül konulmalıydı çünkü ikinci tümcede özneden sonra virgül kullanılmış: “Yedi yıl oluyor; Bey, köyü köylüsüne sattı; parayı cebine kattı, gitti.”
b. Bu parçayı eleştiri metnine almamın bir nedeni de özgün metindeki noktalamayla soru hazırlayıcının noktalaması arasındaki ayrımı, soru hazırlayıcının nerede yanlış yaptığını göstermek. Özgün metin Fakir BAYKURT’un “Yılanların Öcü” romanından. Benim metnim, kitabın son baskısından. (Literatür Yay., İst. 2013, s. 183.) Soru hazırlayıcının aldığı metnin kaynağını bulamadım, kitabın ilk baskılarından olmalı. Öyle de olsa yazarın ve yayınevi düzeltmenlerinin ilk baskıdaki noktalamaya dokunmadıklarını sanıyorum:
“Yedi yıl oluyor, Necip Bey, köyü köylüsüne sattı, parayı cebine kattı, tüydü gitti. Karataş köyü dört yüz bin lira borç ödedi! Ödedi ama nasıl ödedi? Orasını gel Karataş’a sor! Öküz, inek, dana... un, bulgur, tarhana... Pazarda para eden neyi varsa sattı! Daha da satıyor.
Ödedi dediğime bakma. Borç bitmedi daha. Necip Bey, parasını bankadan aldı. Hökümetin bankasından. Banka da bizden alıyor. Bir dünya fayiziyle. Bir etek para veriyorsak, temsil, bir etek de fayiz tutuyor. Ama sonunda, ektiğimiz toprak bizim ya, yeter! Bey gitti, İstanbul’un Boğazına dağ gibi bir ev yaptı. Sonra bir otel yapacakmış. Daha sonra, bir başına, İstanbul’u satın alacakmış. Bey bey! Bey varsıl! Biz yoksuluz çok şükür! Herkesin bey olması lazım değil. Olurlu değil... ”
c. Soru kökü “tarafından” sözcüğü kullanılmadan şöyle kurulabilirdi: “Bu parça, içeriği ve üslubu göz önüne alındığında, aşağıdaki yazarların hangisinin bir yapıtından alınmış olamaz?”

Soru hazırlayıcı, parçayı Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Abdullah Efendi’nin Rüyaları” adlı kitabındaki “Erzurumlu Tahsin” adlı öyküsünden almış. Alırken kimi sözleri, sözcükleri ya da bölümleri atlamış; iyi etmiş. İyi etmediği şey, metnin noktalamasını olduğu gibi aktarması. Böyle olunca özgün metindeki noktalama yanlışları, soru olarak kullanılan metne geçmiş. Bunlar:
a. Birinci paragrafta “çünkü”den önce konulan virgül, yazım yanlışı. “Çünkü”, bağlaç görevinde; bağlaçlardan önce ve sonra hiçbir işaret konulmaz.
b. İkinci paragrafın ilk tümcesinden sonra virgül değil noktalı virgül konulmalıydı çünkü bu tümcede özneden sonra virgül kullanılmış.
c. Üçüncü paragrafta noktalı virgül gereksiz, bunun yerine virgül konulmalıydı çünkü ondan önce ve ondan sonra gelen tümcelerde virgül yok. (53. sorunun verisindeki “Şiirlerinde ölüm; yaşama arzusuyla ve yaşama sevinciyle iç içedir.” noktalı virgül de gereksiz. Buraya virgül konulmalıydı.)
ç. Üçüncü paragrafta tırnak içerisindeki aktarma tümcenin sonuna üç noktalı ünlem değil yalnızca ünlem konulmalıydı çünkü bu, eksiltili tümce değil; yüklemi emir kipli bir eylem.
d. D’deki tümcede “Anlatılanlar” öznesiyle “sunulmuş” yüklemi anlam bulanıklığına yol açmış. “Anlatılanlar”, “sunulanlar”dır. Tümce “kronolojik” sözcüğünden de arındırılarak şöyle kurulabilirdi: “Olaylar, zaman sıralı olarak anlatılmıştır.”

a. Birinci tümcedeki “değil” sözcüğünden sonra konulan virgül, yazım yanlışı çünkü “değil” bu tümcede bağlaç görevinde; belirteçeylemle (zarf-fiil) kurulan iki yan tümceciği bağlıyor ve bu bağlama öbeği, “gören” eylemsisinin kurduğu yan tümceciğinin belirteç (zarf) tümleci görevinde: {{hikâye olarak değil sessiz bir şarkı olarak} gören}.
b. İkinci tümcenin başına konulan “şair” sözcüğü gereksiz, duruluğu ve akıcılığı bozuyor çünkü bir önceki tümcenin öznesi de aynı.
Bu soruyu, eksikliklerine karşın çok beğendiğimi de belirtmeliyim. Ahmet Haşim, sorulmalıydı; böyle sorulmalıydı.