ÖSYM'YLE SERÜVENİM
- Hüseyin Toptaş
- 30 Ağu 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 8 Eki 2024
İlk eleştirimi 1987’de gönderdim ÖSYM’ye; ÖSS TÜRKÇE TESTİ’nde akıl almaz yazım yanlışları, bilimsel yanlışlar vardı. Bu, önemli bir durumdu çünkü okul ve dershanelerdeki kimi Türkçe öğretmenleri Türkçe konularını anlatırken ÖSYM’nin yaptığı yanlışı doğruymuşçasına öğretiyor ve öğrencilerine şu tümceyi söylüyorlardı: “Aslında yanlış ama ÖSYM böyle kabul ediyor.” Bu tutum, ÖSYM’nin okullar ve dershanelerdeki öğretimin asıl belirleyicisi olduğunun en güzel göstergesiydi.
Bir şeyler yapmalıydım. Yanlışı kaynağından düzeltmeliydim. Doğruyu göstermeli, kanıtlamalıydım. Daha önceki sınavlarda da yanlışlar vardı ama 1987 ÖSS’deki yanlışlar bağışlanır gibi değildi. Örneğin “fark etmek”, bileşik eylemi bitişik yazılmıştı; “fiil” sözcüğündeki bir “i” unutulmuş, sözcük “fil” olmuştu; sesle harf karıştırılmış, “sesli harf”, “sessiz harf” terimleri kullanılmıştı. Bunları ve başka yanlışları tek tek belirledim, neden yanlış olduğunu kanıtlarıyla gösterdim; eleştirimi o dönemde ÖSYM’de test uzmanı olarak görev yapan Durmuş Ali Özçelik’e -şimdi Prof. Dr.- gönderdim. Özçelik’ten bir mektup aldım; eleştirilerim için teşekkür ediyordu ve eleştirimi ilgili birimlere ulaştıracağını söylüyordu. Bunun dışında fazla bir açıklama yoktu. Başkan, Prof. Dr. Altan GÜNALP’tı. Ben Başkan’dan bir teşekkür , bir açıklama bekledim ama ne teşekkür geldi ne de bir açıklama.
O zamanlar ÖSYM, kapalı bir kutuydu; öğretmenler ve öğrenciler arasında ÖSYM’yle ilgili birçok söylenti dolaşırdı: Soruları profesörler hazırlıyormuş, soru hazırlayanlar bir ay boyunca ÖSYM’nin kendilerine ayrılan odalarından dışarı çıkamazlarmış, sorularla ilgili eleştirileri ellerinin tersiyle iterlermiş, Millî Eğitimin ders programlarını umursamazlarmış, her görevli tuvaletlerde bile kameralarla denetleniyormuş vb.
Söylentilere kulak asmadım. 1987‘den başlayarak hemen hemen her yıl- 2011, 2013, 2014, 2015 dışında- ÖSS, ÖYS; YGS, LYS Türkçe testlerindeki yanlışları eleştirdim; önerilerimi gerekçeleriyle açıkladım.
1994’te 1981‘den 1995’e kadar ÖSS ve ÖYS Türkçe testlerindeki yanlışları YANLIŞLAR, ELEŞTİRİLER, ÖNERİLER adı altında kitaplaştırdım ama kitap, kitapçılarda satılmadı çünkü amacım, yanlışları önlemek, daha iyi, daha doğru Türkçe testlerinin hazırlanmasına katkıda bulunmaktı. Kitabı, ÖSYM Başkanlığına, üniversitelerdeki kimi öğretim üyelerine, kimi köşe yazarlarına, kimi okullara, kimi dershanelerin Türkçe bölümü başkanlarına, telefonla ya da mektupla benden kitabı isteyen Türkçe öğretmenlerine parasız gönderdim. 2001, 2004, 2007’de genişleterek bastım; yine ilgili kişi ve kurumlara, isteyenlere parasız dağıttım.
Bu arada ÖSYM başkanları değişti; soru hazırlayıcılar, denetçiler değişti ama ben eleştirilerimi yılmadan sürdürdüm. Soru hazırlayıcıların, eleştirilerimi önemsediklerini, bilimsel yanlışların, yazım ve noktalama yanlışlarının giderek azaldığını gördüm.
2012’ye kadar hiçbir Başkan’dan “Teşekkür ederiz.” tümcesini içeren bir yazı almadım.
2012’de ÖSYM Başkanı Ali DEMİR, yirmi beş yıl sonra bana eleştirilerim için teşekkür belgesi diyebileceğim resmî bir yazı gönderdi. Değerbilir insanların varlığı, elbette mutlu etti beni.

ÖSYM, 2018’de yeni bir sınav düzenine geçti. Bu düzen, çok yeni sayılmazdı ama bir öncekinden az da olsa farklıydı. ÖSYM, bu sınav için 2017‘de örnek kitapçık yayımladı; bu kitapçık da yanlışlarla doluydu. Bu kez, yine iş başa düştü; kitapçıktaki yanlışları eleştirdim, önerilerimi belirttim. ÖSYM Başkanlığı bir “teşekkür” yazısı daha gönderdi. Bu “teşekkür” umudumu güçlendirdi; ÖSYM çalışanlarına bir kez daha “Sağ olun.” diyorum.

Serüven sürüyor; TYT’deki TÜRKÇE TESTİ ve AYT’deki “TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI TESTİ”nde gördüğüm yanlışları eleştirmeyi sürdürüyorum. En son 2022 TYT ve AYT sorularını eleştirdim. 2023 ve 2024'te ufak tefek yanlışlar vardı ama bunlar için eleştiri yazısına gerek görmedim.
ÖSYM Türkçe testlerindeki soruları hazırlayanlar, yanlışsız, eksiksiz testler üretene dek sürecek eleştirilerim. Yanlışsız, eksiksiz testler üretseler de sürecek çünkü yapılanın her zaman daha iyisi, daha Türkçesi vardır.