top of page

DOSTLAR, ANILAR, KİTAPLAR

"TUTUNAMAYANLAR"I ANLAMA KILAVUZU-1

TUTUNAMAYANLAR, Oğuz Atay

TUTUNAMAYANLAR: Kapitalist insan ilişkilerine, burjuva değerlerine bir başkaldırı romanı.

"TUTUNAMAYANLAR"IN BENİMLE SERÜVENİ

 

Kimi romanlar vardır, onları belirli bir kültürel birikimle donanmadan da kolayca okuruz; bu tür romanlar, ilk okumada neleri varsa koyar ortaya; bizden çaba istemez, bizi düşündürmez, zorlamaz, değer yargılarımızla oynamaz. Biz de görmek istediklerimizi görür, almak istediklerimizi alırız ondan.Kimi romanlar vardır; öyle kolay teslim olmazlar okuyucuya, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Mübadele-i Aşk romanındaki Bedia gibi kök söktürürler; oradan oraya, o kitaptan ötekine, o felsefeden bu felsefeye, o kavramdan bu kavrama gönderirler bizi. Bir tür aşktır bu, sanatın bir "oyun" olduğunu -bilerek ya da bilmeyerek- bir aşk oyunu olduğunu anlatırlar. O romanlardan kaçamazsınız, o aşk bırakmaz yakanızı, ikide bir karşınıza çıkar: "Bir kez daha oku beni!" der; içinizdeki o eski yara, sizi o sayfalara bir kez daha gömer. Yaşınız ilerledikçe deneyimleriniz sizi büyüttükçe o romanlar da büyür. İşte OğuzATAY'ın Tutunamayanlar'ı bu tür romanlardan biri benim için. (Ötekiler mi? Onları da başka yazılarımda anlatırım.)

Tutunamayanlar’ı ilk okuduğumda otuzlu yaşlarımdaydım. Romanın bütün iletilerine ulaştım sanıyordum ama Buca Eğitimde de Batı Dershanelerinde de Dostoyevski'den, Kafka'dan, Nabokov'dan, James Joyce'tan söz ederken kafamın bir yanında Tutunamayanlar vardı; bu yazarların o güne kadar okumadığım romanlarını okudukça Tutunamayanlar’ın alt anlamları daha çok belirginleşiyordu.1984'te, Kemalpaşa Cezaevinde bir yıllık cezamı yatarken Tutunamayanlar: "Bir kez daha oku beni, tam zamanı, sana yeni şeyler söyleyeceğim." dedi. Bir kez daha okudum, boşluklarına yazdığım notlar çoğaldı, "Şu kitaba bir kez daha bak, şu kitabı yeniden oku!" diye emirler verdim kendime. Türk Dili dergisinin Roman Özel Sayısı’ndaki modern, postmodern roman kavramlarıyla ilgili yazıları yeniden okudum. (Bana o günlerde kitaplarımı ve kızlarımı getiren sevgili evdeşim, eşim Belma'ya ve onları her görüş gününde Kemalpaşa'ya Murat 124'üyle taşıyan Kadir GÜLCÜ kardeşime gönül borcum var.)

 

1990'da Berna MORAN'ın Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış-II adlı kitabı çıktı. Berna Moran'ın Tutunamayanlar'la ilgili yazısıyla romana bir kez daha sarıldım, onu bir kez daha büyük bir keyifle okudum. Oğuz Atay'ın zekâsına bir kez daha hayran oldum. Ulaşamadığım ne çok alt anlam, kuramadığım ne çok bağlantı varmış meğer! Sayfa boşlukları yetmedi, küçük kâğıtlar ekledim. Sonra, o kitap, benim kendime buyruklarımı içeren, sayfa boşluklarına küçük yorumlar eklediğim kitap, Batı Dershanelerinde kayboldu (Hanginiz aldıysanız parmak kaldırın sevgili arkadaşlarım!). Nedenini şöyle yorumladım:

 

Bir öğretmen arkadaşım: "Bu Hüseyin Toptaş, yeni aldığı her öğretmen ya da aday öğretmene, bir uygun zaman bulunca: "Tutunamayanlar'ı okudun mu?" diye soruyor, okudum desen bir dert, okumadım desen bir başka dert çünkü ardından küçük bir tartışma açıyor. "Ben postmodern romanları sevmiyorum Hoca'm." diyerek de kurtulamıyorsun (Adın hep anılsın Sabriye YÜKSEKDAĞ, güzel insan!). En iyisi bu romanı onun gözünün önünden uzaklaştırmak; üstelik onun yorumları, açıklamaları da bunun içinde." demiştir.

 

Belki de benim bu yorumum yanlıştır. Olsun, bir Tutunamayanlar'a daha verecek paramız var, dedim; 42. baskısından aldım. Bununla yetinmedim, notlarımı daha kolay eklemek için Tutunamayanlar'ın e-kitap biçimini bilgisayarıma yükledim.Yeni baskıya şöyle bir göz gezdirmemek olmazdı, göz gezdirirken bana kaş göz etmeye başladı. Dayanamadım, tuttum, kimi yerlerini büyük bir keyifle okudum. Özellikle 328 sözcüklü, yalnızca bulunma bildiren dolaylı tümleç, belirtili nesne ve yüklemden oluşan o tümcesine bir kez daha hayran oldum; Oğuz Atay'ı bu tümceyi kurmaya iten bağlantıyı kurmaya çalıştım. Birden şöyle düşündüm:"Bu romanı okuma ve anlama kılavuzu yazmalıyım."İşte bu yazı dizisi, bu düşüncenin ürünüdür.

 

Aydın çevrelerce bir “başyapıt” olarak belirlenen ama çok az aydının sonuna kadar okuyabildiği bir romandır Tutunamayanlar. Okuyanların birçoğu da derindeki anlam katmanlarına ulaşamadıkları için “Postmodern romanı sevmiyorum.” gerekçesine sığınmıştır. Klasikleşen bütün romanların yazgısı bu roman için de geçerlidir: Adından çok söz edilir, lise yazın (edebiyat) derslerinin izlencesine bile girmiştir, adını bilmeyen yoktur ama okuyanların sayısı bir elin parmakları kadar azdır. Aydınların çoğu sevmemiştir Tutunamayanlar’ı. Nedeni açık: “Sevmek anlamaktır.”Anlamaya başlayınca sevilecek, dahası birkaç kez okuyunca alt anlam katmanlarına inildikçe daha çok sevilecek, daha çok okuma isteği uyandıracak bir kitaptır Tutunamayanlar.

 

Gözden kaçan bir tümcenin altında yatan ileti

 

Oğuz Atay, kitabın başlangıç metnine bir ad verir: SONUN BAŞLANGICI. Bu, birinci ön sözdür; romanın yayımlanmasına aracılık eden “gazeteci” yazmıştır bu yazıyı. Okuyucu, adı belirtilmeyen gazeteciyle kitabın 714. sayfasında Bir keresinde kompartımana uzun bıyıklı bir genç adam girdi. Onunla arkadaş oldular. Gazeteciymiş. Röportaj yapmaya Şark'a gidiyormuş.” tümcesiyle tanışacaktır.Aslında postmodern romancıların çok sevdiği “oyun”un başlangıcıdır SONUN BAŞLANGICI yazısı. Bu metinde şöyle bir tümce var:

 

“Mektup bana yazılmıştı; bir tren yolculuğunda tanışmış olduğum Turgut Özben adlı genç bir mühendis yazmıştı. Kendisinin kaybolmuş bir insan olduğunu belirtiyor ve dünyaya benim aracılığımla, yazılmasında birçok insanın payı olan bir ‘eser’ gönderdiğini söylüyordu.” (s. 18.)

 

Tutunamayanlar, yazılmasında birçok insanın payı olan bir eserdir gerçekten; bu durumu Oğuz Atay, romanın hemen girişindeki ilk ön sözde açıkça belirtir. Okuyucunun ve kitabı eleştirenlerin gözden kaçırdığı bir tümcedir bu. Ben bu yazı dizisine buradan, romanın yazılmasında “pay”ı olan yazarların ve bu yazarların yapıtlarının adını vererek başlamak istiyorum. Romanın hem biçim hem de içerik (içerdiği iletiler) açısından anlaşılması için okunması ya da içerikleriyle ilgili bilgi edinilmesi gereken kitaplarla yazarları şöyle sıralayabilirim:

 

bottom of page